Modern hayatla beraber hayatımıza giren kronik hastalıkları sentetik kimyasal ilaçlarla çözmeye çalışan insanoğlu, yaşamış olduğu kronik hastalıkların tedavisinin yeni nesil probiyotikler ve akıllıca seçilen prebiyotiklerde olduğunu anlaması geçen 10 sene içinde olmuştur.
İnsanoğlunun 50 yıldan fazla bir süreden beri geleneksel probiyotikleri düzenli olarak kullanmasına rağmen hastalıklara karşı etkin bir çözüm bulamamasının birkaç nedeni vardır. Bugüne dek yapılan çalışmalarda yüzlerce çeşit bakteri türü olmasına rağmen probiyotik olarak sadece lactobacillus ailesi daha sonra ise bifidobacterium ailesinin üyeleri kullanılmıştır. Bu bakteri aileleri insan mikrobiyomunu sağlıklı hale getirmek için çaba gösterirler fakat yapabildikleri işler kısıtlıdır.
Sayısız bilim insanının mikrobiyota alanında yaptığı binlerce çalışma ile bakterilerin milyonlarca yılın tecrübesiyle insan sağlığı, mutluluğu, fiziksel performansında ne kadar önemli görevler yaptığını sizlere anlatacağım.
Yeni Nesil Bakterilerin Süper Yetenekleri – Mucize Çocuk Akkermansia!
Akkermansia ailesinin en önemli üyesi Akkermansia muciniphila neredeyse 20 sene önce Wageningen Üniversitesi’nde doktora çalışmasını yapan Muriel D. tarafından keşfedilmiştir ve üzerinde sayısız çalışmalar yaparak insan sağlığı üzerinde mucizevi etkileri defalarca kanıtlanmıştır. Bifidobacterium ailesinin üyeleri kansere karşı 1 birim koruma sağlarken, Akkermansia ailesinin üyeleri kişiyi onlarca kat daha fazla korur ve aynı zamanda kansere karşı savaş vererek insan vücudunun savunma sistemini harekete geçirirler.
Son yıllarda anaerobik mikrobiyoloji tekniklerinin gelişmesiyle yeni nesil bakterilerin keşfi de orantılı bir şekilde artmış ve bu bakterilerin içerisinde Akkermansia ailesinin üyeleri de birer birer ortaya çıkmıştır. Önceleri sadece sağlığa yararlı olabilir diye bilinen bu yeni nesil bakterilerin sağlığa nasıl yarar sağladığı en ince detayına kadar moleküler seviyede araştırılmış ve oldukça etkili sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bağırsak hastalıkları, açlık hormonlarının kontrolü ile obeziteye olan etkisi ve anti-kanser etkilerine kadar dünya üzerinde popüler olan bu bakteriyi biraz daha yakından tanıyalım.
Akkermansia bakterisi anaerobik bir bakteridir. Bu bakterinin sadece oksijensiz ortamda yaşayabilmesi anlamına gelir. Günümüzde bu bakteriyi canlı olarak izole edebilen dünya üzerinde sadece 5-6 laboratuvar vardır. Mükemmel özellikleri olan Akkermansia bakterisini canlı yakalayabilmek için dikkat edilmesi gereken yüzlerce parametrenin yanında, uzun seneler insan mikrobiyomu üzerinde çalışmalar yürütmüş deneyimli bilim insanlarına ve milyon dolarlık bütçeler tutan ekipmanlara ihtiyaç vardır. Dünya üzerinde geçen 10 sene içerisinde keşfedilen bakterilerin %40’ını keşfeden Marsilya Üniversitesi’nde bile Akkermansia bakterisinin canlı izole edilmesi 5 seneyi bulan çalışmayla gerçekleşebilmiştir.
Yukarıda bahsettiğim gibi Akkermansia bakterisini dünya üzerinde canlı izole edebilen sayılı laboratuvarlardan birinde görev alan ve bu alanda 25 senedir çalışmalarını yürüten bir bilim insanı olarak sizlere Akkermansia ailesi hakkında daha detaylı bilgi vermek isterim. Akkermansia muciniphila sadece tek bir üyesi var sayılmasına rağmen; benim izole etmiş olduğum 7 çeşit alt üyesi vardır ve her birinin üstünlükleri farklıdır.
Aynı zamanda bu mucizevi bakterinin çok daha güçlü bir şekilde çalışması için yanında olmasını tercih ettiği bakteriler de çok önemlidir. Akkermansia ile birlikte uyumlu probiyotikler ve etkisi kanıtlanmış prebiyotikler kullanıldığında insan vücuduna daha kolay kolonize olması sağlanabilir.
Akkermansia; Crohn, IBD, MS, Romatoid Artrit, Tip 1 Diyabet, Sedef, Hashimoto Tiroiditi gibi otoimmün hastalıklarda savunma sistemini regüle ederek insanın kendi kendine saldırmasını durdurur. Kanser hastalığında ise uyumakta olan immün sistemi uyandırarak tümör oluşumunu yavaşlattığı defalarca tespit edilmiştir. Daha basit bir dilde anlatacak olursak Akkermansia muciniphila insanın savunma sisteminin eğitiminde profesör konumundadır ve savunma sistemine kimin düşman, kimin dost olduğunu üretmiş olduğu metabolitler sayesinde immün sisteme öğreterek insan sağlığında bütünlüğün oluşmasını sağlar ve vücudun kendi kendine saldırmasını engeller. Aynı zamanda stresi ortadan kaldırarak anksiyete ve depresyon gibi günümüzün en büyük sorunlarına da çözüm olabilmektedir.
Son olarak söylemek isterim ki her bireyin mikrobiyotası parmak izi gibi farklıdır. Mikrobiyotanıza yapacağınız destek tüm hayatınızı etkileyecek önemdedir. Bu nedenle mutlaka bir mikrobiyota uzmanı ve mikrobiyom hakkında eğitimli diyetisyenden destek alarak ilerlemenizi tavsiye ederim.