Günümüzde insanların farklı kültürlere duyduğu ilgi ve merak, sağlıklı beslenmenin giderek önem kazanması, doğal gıdalara ulaşma isteği gibi sebepler yöresel mutfaklara olan talebin artmasına sebep olmuştur.
Ege Bölgesi denince akla ilk olarak o yörenin kendine has yeşillikleri gelmektedir. Ülkemizde sebze olarak değerlendirilen yeşillik türleri oldukça fazladır. Ege mutfağında; roka, tere, turp otu, semizotu, cibez, arapsaçı (rezene), ısırgan otu, hindiba (radika), kuşkonmaz, deniz börülcesi, şevket-i bostan, hardal otu, gelincik otu, tarhana otu ve sarmaşık otu (tilkişen otu) gibi çeşitli yeşillikler bulunmaktadır. Bu yazıda Ege Bölgesi çevresinde sıklıkla kullanılan besin içeriği yönünden zengin ve mikrobiyota dostu yeşilliklerin birkaçından bahsedeceğiz.
Roka
Geleneksel olarak sağlığa yararı ile bilinen ve sıklıkla çiğ şekilde salatalarda tüketilen bir yeşillik çeşididir. C vitamini, fosfor ve potasyum açısından zengin olmakla birlikte yüksek antioksidan içeriğine sahiptir.
Tere
Turpgiller familyasından olan tere de yine roka gibi çiğ olarak salatalara eklenerek tüketilmektedir. Antiinlfamatuar, yüksek oranda A, C ve K vitamini içeriği ile antioksidan, nöroinflamatuar ve antidiyabetik aktiviteler dahil birçok özelliğe sahiptir.
Turp Otu
Ege Bölgesi’nde n en sık tüketilen yabani turpgiller familyasına ait otlar arasındadır. C vitamini, potasyum ve folik asit açısından zengin olmakla birlikte turp otu, haşlanarak üzerine zeytinyağı, limon, tuz karışımı yapılarak tüketimi çok keyifli olmaktadır. Farklı otlarla karıştırılıp kavurarak da tüketilebilir.
Semizotu
Zeytinyağında kavurarak ya da yaprakları salatalara eklenerek tüketilen bir ot çeşididir. Çorbası da yapılabilir veya yoğurtlanarak da tüketimi tercih edilmektedir. Faydaları saymakla bitmese de bahsedecek olursak; demir, fosfor, kalsiyum, potasyum gibi pek çok mineralleri, A ve C gibi antioksidan kapasitesi yüksek vitaminleri içermektedir. İçerdiği lif ile bağırsak sağlığını desteklemektedir özellikle bağırsaktaki iltihaplanma ve yaralar için faydalı etkiler göstermektedir. Ayrıca omega-3 içeriği ile de dikkat çeken şifa deposu bir besindir.
Cibez
Lahanagillerin sebzeleri topraktan söküldükten sonra toprakta kalan yoğun C vitamini barındıran köklerin büyüyen kısmıdır. Kavurarak yapılsa da en çok haşlanıp zeytinyağı, limon ve tuz ile harmanlanarak tüketilmektedir.
Arapsaçı (Yabani Rezene)
Çiğ haliyle hafif anason kokusuna sahip rahatlatıcı olduğu bilinen bir ot türüdür. Çorbadan, etli yemeğine hatta mezeye kadar birçok tarifte yer almaktadır.
Isırgan otu
Yoğun vitamin ve mineral içeriğine sahip ısırganotu antioksidan ve antimikrobiyal özellik göstermektedir. Birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Isırgangiller familyasına ait olduğu için dokunulduğunda kaşıntıya sebep olan ısırgan otunun dikkatlice ayıklanıp temizlenmesi gerekir. Çorbalarda ve böreklerde kullanılırken bitki çayı halinde de tüketilebilmektedir.
Hindiba (Radika)
Radika olarak da bilinen papatyagiller familyasına ait olan bu bitki şifalı ot olarak görülmektedir. Sindirim sistemi hastalıkları için oldukça faydalıdır. Bitki çayı olarak, kavurarak ya da salatalara eklenerek yenmesi tercih edilir.
Kuşkonmaz
Bağırsak sağlığını geliştirici özelliğe sahiptir. İçerdiği lif sayesinde kabızlık için kullanılabilir. Diüretik etki gösterebilmektedir. Fırında ızgara, haşlama gibi seçeneklerle protein içerikli öğünlerin yanına lezzet katmaktadır.
Deniz Börülcesi
Deniz yosunu olarak bilinen ve güçlü bir iyot kaynağı olan vücudun detoksifikasyonunu destekleyen mineral deposu bir ot türüdür. Tiroit hormonlarını optimize edici etkisinden söz edilebilmektedir. Diyetlere eklenmesi lif tüketimini artırarak bağırsak sağlığını destekler. Çiğ ya da haşlanmış şekilde salata veya mezelerde tüketilmektedir.
Şevket-i Bostan
Süt dikeni olarak da bilinmektedir. Antibakteriyel, antifungal ve antitümör özellikleri bulunmaktadır. Gastrointestinal sistemin sağlığını destekleyici etkilerine ek olarak karaciğer ve safra için de koruyucudur. Özellikle kuzu etli yemeği oldukça meşhurdur.
Ege Bölgesi zeytin ve zeytinyağı üretiminde de çok kıymetli bir yere sahiptir bu yüzden Ege’ye özgü otların tüketimi çoğunlukla yüksek polifenol içeriyle bilinen zeytinyağıyla birlikte olmaktadır. Bu yeşillikler çeşitli pişirme teknikleriyle tüketilmektedir. Bu teknikler arasında; çiğ salata şeklinde, haşlama, zeytinyağı ile kavurma ve bazı soslarla harmanlayarak pişirip tüketme yer almaktadır. Birçok pişirme tekniğine göre bu yöntemler sağlıklı kabul edilmektedir ve Ege mutfağının bu konuda da sağlığı destekleyici etkisinden söz edilmektedir.
Siz de mikrobiyotanızı bu şifa deposu yeşilliklerle beslediğinizde hastalıklara karşı koruyucu etkilerinden faydalanabilirsiniz. Bu otlara şehrinizdeki yerel halk pazarınızdan organik tarımla üreten çiftçilerden alarak gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.
Tıbbi bitkilerin insan sağlığı için önemi modern tıbbın kurucu olarak anılan Paracelcius’un da söylediği gibi “Dünyada hiçbir hastalık yoktur ki çaresi, dağda, çayırda ve merada olmasın.”